Mustafa Kemal Erdemol
Birkaç gün önce ABD’de Sikorsky UH-60 Black Hawk tipi askeri helikopter ile yolcu uçağının Potomac Nehri üzerinde çarpışarak düşmeleri ülkede son yılların en büyük hava faciası olarak değerlendiriliyor. Kazada uçaktaki 60 yolcu ile dört mürettebat, helikopterde ise üç askeri personel yaşamını yitirdi.
Görünürde kaza tabii ama yeni Başkan Donald Trump sosyal medya hesabından ““Uçak rutin bir yaklaşma hattındaydı. Helikopter neden yukarı ya da aşağı gitmedi?” diye sorunca komplo teorisyenleri harekete geçti. Destekçileri de boş durmadı tabii. Kimileri helikopterin kaçırıldığını, 11 Eylül’de olduğu gibi bir silah olarak kullanılmasının amaçlandığını yazdı. Bir dolu iddia dolaşıyor ortalıkta üç gündür.
Havacılık analistleri çarpışmanın büyük olasılıkla hava trafik kontrolörleri ile pilotlar arasındaki iletişim kopukluğundan kaynaklandığını söylüyor. Açıklamalara göre kazadan dakikalar önce American Eagle uçağına Reagan ulusal havalimanındaki 33 numaralı piste yaklaşma izni verilmişti. Telsiz kayıtlarında da hava trafik kontrolörlerinin “PAT 25” çağrı işaretini kullanan Black Hawk helikopterine gelen jete dikkat etmesi talimatının verildiği görülüyor.
Havacılık uzmanlarından biri “mekanik bir arıza ya da insan hatası olabilir. Hava trafik kontrolörünün helikoptere uçağın arkasından geçmesini özellikle söylemiş olması bir yanlış anlaşılma olduğunu gösteriyor” diyor. İnsan hatası durup dururken olmuyor tabii. ABD hava trafik kontrolündeki personel eksikliğinin pilotları etkilememesi düşünülebilir mi? Çok iş yapmak zorunda kalıyorlar çünkü.
Tamam, buraya kadar her şey komplo teorisi. İyi de bu teorileri doğrulayan kimi bilgiler var ki çok ilginç. Örneğin ordu neden pilotun kimliğini gizledi? İngiliz Daily Mail gazetesi önemli noktalara dikkat çekiyor. Gazetenin haberine göre, hayatını kaybeden üç asker, Black Hawk’ları Çarşamba gecesi saat 21:00’den hemen önce yolcu uçağına çarptığında Beyaz Saray’ın tahliyesini de içeren bir planın provasını yapıyorlardı. Yani helikopter hükümetin devamlılığına yönelik bir acil durum planının parçası olarak Başkan’ın acil tahliye rotasını uyguluyordu.
ABD’de “devletin Sürekliliği misyonu” (COG) olarak bilinen bir dizi kural ile düzenleme, terörist veya nükleer saldırı, doğal afet, siber saldırı gibi felaketli bir olay sırasında, sonrasında hayati devlet operasyonlarının devam etmesini garanti altına almayı amaçlıyor. COG’nin asıl görevi hem ülke altyapısını hem de önemli kişileri korumak.
Ordu işte bu görevi yerine getirmekte olduğu söylenen helikopterin yardımcı pilotu olan kadın askerin adını açıklamayı reddetti. Ordu bunu kadın pilotun ailesinin istediğini ileri sürüyor. Oysa kazalarda ya da çatışmalarda ölen askerler genellikle aileleri bilgilendirildikten sonra kamuoyuna açıklanır ABD’de. Belki de bu yüzden New York Times gazetesi bunu “sıra dışı bir adım” olarak nitelendiriyor.
Bu arada havacılık uzmanı Dr. Necmeddin Meshkati’nin açıklamasına rastladım haberlerde. Meshkati’ye göre ABD’de havacılık güvenliğine yöneliken büyük tehdit havaalanı pistlerinde yatıyor. Yani tehlike göklerde değil diyor uzman. Yerde meydana gelen kazaları anımsayınca uzmana hak vermemek elde değil. 27 Mart 1977’de Kanarya Adaları’ndaki Los Rodeos Havalimanı pistinde iki Boeing 747’nin çarpışması sonucu 583 kişinin hayatını kaybettiği Tenerife Havalimanı Felaketi’ni hatırlayalım.
Olayın esrarıengin tarafları olduğuna Trump’un kuşkulu yaklaşımı yol açtı, bu kesin. İnsan hatasına da engel olabileceği söylenen gelişmiş uyarı sistemlerine ragmen helikopterle uçağın çarpışmasının normal olmadığını düşünenlerin sayısı hayli fazla.
Bakalım daha ne tür iddialarla karşılaşacağız.
